Tarihi kültür mirasına sahip çıkılması uluslararası ölçekte öteden beri, yakın dönemlerden bu yana toplumsal, teknik ve entelektüel ilgi çeken konulardan biri olarak kendini göstermektedir. Konunun çok boyutluluğu ve yönlülüğü çeşitli çalışma disiplinlerinin birlikteliğini ve işbirliğini gerekmektedir. Bu konu, toplum ve sanat tarihi gibi sosyal ağırlıklı konuların yanı sıra, yapı karakteri ve estetiği gibi sanatsal yaratıcılık bağlantılı konular ile mimarlık ve mühendisliğin çeşitli alanlarının bir buluşma noktası olarak ortaya çıkmaktadır. İnşaat mühendisliğinin gerek malzeme ve yapım teknikleri ile bunlarla ilgili projelendirme boyutlandırma teknikleri bakış açısından, gerekse yapı temelleri ve zemin bağlantıları çerçevesinde bu konuda çok ağırlıklı bir yeri olduğu bilinmektedir.
Ancak tarihi kültür mirası değeri taşıyan yapıların onarımı, elden geçirilmesi, tarihi karakterinin bozulmadan günümüzün faaliyetleri içinde yeniden bir yaşam dokusu yaratabilmesi için yürütülecek etkinlikler dizisi içerisinde inşaat mühendisliği ile bağlantılı çalışmaların ülkemizde yeterince kavranmadığı ve teknik dünyamızda yeterince benimsenmediği olgusu da bir gerçektir. Kavrama ve uygulamaya geçiş sürecindeki bu eksikliği ortadan kaldırmak üzere İnşaat Mühendisleri Odası’nın ciddi faaliyet gösteriyor olmasından memnuniyet duyulmaktadır. Bu faaliyete bilimsel kapsamlı bir çerçevede oluşturacak geniş katılımlı sempozyumlar düzenlenmesi bu çalışmaların anlamlı örnekleri arasında yer almaktadır. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın ilki 2007 yılında Ankara’da, ikincisi de daha geniş kapsamlı olarak ve uluslararası katılımlı bir çerçevede Diyarbakır’da gerçekleştirdiği üçer gün süren ulusal sempozyumlar bu anlamda yeni ufuklar açıcı nitelik taşımaktadır. Klasik restorasyon tekniklerini savunan mimarlık anlayışı içinde yürütüle gelmiş tarihi eser onarımı, yenilenmesi ve güçlendirilmesi faaliyetlerinde inşaat mühendisliğine düşen sorumluluğun çeşitliliği ve kapsamı, bu sempozyuma katılan bilim insanlarının ve uzmanların teknik ve bilimsel açıklamalarıyla daha da netlik kazanmıştır.
15-17 Ekim 2009 tarihlerinde İMO Ankara ve Diyarbakır Şubelerinin ortaklaşa etkinliği olarak Diyarbakır’da gerçekleştirilen Sempozyum bu anlayış çerçevesinde başarılı bir etkinlik olarak kendini göstermiştir. Toplantıya gönderilen bildirilerin bir bölümünün özet metinlerinin yetersizliği dolayısıyla kabul edilmemiş oluşuna karşın, (7 çağrılı, 3 tanıtım maçlı, 58 sunum) olmak üzere toplam 68 bildirilik bir kabul gerçekleşmiştir. Kabul edilen bildirilerden bir bölümünün sempozyum programı dahilinde sunuş yapmaya gelmemelerine karşın yine de toplam 56 bildirinin sunuşu yapılmıştır. Açılış gününün ilk özel davetli sunuşlarının sonrasından itibaren iki salonda paralel sunuşlu bildiri anlatımları yer almıştır ve son güne özgü çok küçük bir saat kayması aksaklığının dışında söz konusu 56 bildiri sunuşunun arzulanan bir toplantı disiplini içinde yürütüldüğü kıvançla gözlenmiştir. Bildiri sunuşları ile ilgili soruların ve yorumların yanıtlanması yolundaki bilimsel ve entelektüel etkinlikler de sempozyumun başarılı bir faaliyet olarak değerlendirilmesinde rol oynamıştır.
Sempozyumun akışı içinde ayrıca iki ayrı salondaki paralel sunuşların tek bir mekanda birleştirilmesiyle ülkemizdeki bu konuyla yakından ilgili kamu kuruluşlarının konuya bakış açılarının, karşılaştıkları sorunların kapsamlı bir şekilde tartışılması mümkün olmuştur. Bu konuyla ilgili akademik ilişkilerin yanı sıra, kamu kurumları üst yöneticiliği deneyiminden ve uluslararası kapsamlı bağlantılar çerçevesine de gelen bilgi birikimi ile Erhan Karaesmen Hoca sempozyumun genel yürütülüşünde verdiği yönlendirici katkıların yanı sıra bu özel kapsamlı oturumda da etkin bir yönlendiricilik yapmıştır. Kamu kurumları yetkili ve ilgili teknik elemanlarının dışında sempozyumu izleyen çok sayıda akademik kurum ve özel kesim kurumlarının çalışanlarının, kamu ilgili birimlerinin bu konudaki işleyişi ile ilgili düşünceleri ve önerilerinin dile getirilmesi mümkün olmuştur. İnşaat Mühendisleri Odası bu anlamda ve kapsamda bir karşılıklı görüş değişiminin ve telkinler yöneltilişinin düzenleyiciliğinin yapmış olmaktan ayrıca kıvanç duymuştur.
Sempozyuma bildiri sunarak ya da dinleyici olarak katılanların büyük bir bölümünün kültür mirasının korunmasında paydaş olan mimarlık, restorasyon, sanat tarihi, sosyoloji, malzeme bilimi ve yer bilimlerinin diğer disiplinlerinin büyük bir ilgi ve inançla İnşaat Mühendisliği Odası’nın düzenlediği bu sempozyum şemsiyesi altında toplanması, gelecekte İnşaat Mühendisliği disiplinin bu alanda daha da yönlendirici olacağının sinyallerini veriyor olması ayrıca sevindirici bir gelişmedir.
Sempozyumun son oturumunun konuda deneyimli ve birikimli görüş sahibi uzmanların katılımıyla yapılan değerlendirme toplantısı da özel bir anlam taşımıştır. Bu oturumdan sempozyumlar dahil bu konuda gösterilecek kurumsal etkinliklere ışık tutacak telkinler ve ilhamlar alınmıştır.
Sempozyum bildirileri kapsamlı bir metin halinde İMO yayını olarak teknik dünyamızın ilgisine sunulmuştur. Ancak, bildirisi yayında yer alıp da kendileri mazeret beyan etmeksizin ya da bilgi vermeksizin toplantıya katılmayan bazı müelliflerin de mevcut oluşu maalesef dikkat çekmiştir. Bundan sonraki sempozyumlarda bu konuya dikkat edilmesi ve sempozyuma fiziki olarak katılmaksızın sadece bildiri gönderme yoluyla katkıda bulunma olgusuna karşı daha dikkatli olunması gerekeceği ortaya çıkmaktadır.
Bu alanda, İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yaratılmış ilgi alanının, sempozyumlarla, eğitim seminerleriyle, çeşitli diğer toplantılarla ve bunlarla bağlantılı ya da doğrudan yayınlarla yürütülmesinin çok yararlı olacağı açıktır.
İnşaat Mühendisleri Odası’nın tarihi miraslara sahip çıkması noktasındaki bu duyarlı davranışı diğer meslek disiplinleri ve kamu çalışanları tarafından takdirle karşılanmış İMO’nun bu etkinliğine katkı koymanın meslek disiplinleri açısından ve kamu açısından daha önemle takip edileceği ve özen gösterileceği benimsenmiştir.