Sempozyum kapsamında 3 adet mini sempozyum düzenlenecektir. Mini Sempozyum kapsamında bildiri sunmak isteyen değerli katılımcılar da Bildiriler sayfasındaki şablona uygun olarak bildirilerini tarihiyapilar@imo.org.tr adresine gönderebilirler.
Mini Sempozyum 1: Tarihi Yığma Yapıların Deprem Performansı
Doç. Dr. Sinan AÇIKGÖZ – Oxford Üniversitesi
Doç. Dr. Bora PULATSU – Carleton Üniversitesi
Güneydoğu Türkiye, antik çağlardan beri devletlerin, inançların ve halkların buluşma noktası olmuştur. 2023’te gerçekleşen, Mw 7.8 (Pazarcık), Mw 7.6 (Ekinözü) ve Mw 6.3 (Uzunbağ) büyüklüğündeki depremler bölgedeki pek çok tarihi yapıda hasara sebep olmuştur. Bu özel oturumda tarihi yapıların sismik olaylara nasıl tepki verdiği araştırılacak ve bulguların diğer deprem riski altındaki tarihi kentsel çevrelere olası etkisini inceleyecektir. Özellikle, depremlerden sonra yapılan saha çalışmalarında elde edilen gözlemler ve ölçümler, ve devamında yapılan sayısal modelleme çalışmaları aracılığıyla, yapı malzemelerinin ve tekniklerinin deprem performansı üzerine etkisi ve çeşitli bina tipolojilerinin (camiler, kiliseler, kamu ve konut binaları) sismik performansı incelenecektir. Ayrıca, sismik yanıtı iyileştirmek için olası onarım ve güçlendirme tekniklerini değerlendirilecek ve yerel ve anıtsal yapıların yeniden inşası için önerilen uygulamalar tartışmaya açılacaktır.
Mini Sempozyum 2: Tarihi Yapılarda Zemin ve Temel
Prof. Dr. M. Salih Keskin – Dicle Üniversitesi
Prof. Dr. Mustafa Laman – Çukurova Üniversitesi
Türkiye, tarihi yapı rezervi bakımından oldukça zengin ülkelerden birisidir. Ülkemizdeki tarihi yapılar ele alındığında, çoğunlukla yapısal sorunlara rastlanmaktadır. Deprem, zemin koşulları, yer altı su seviyesi değişimleri, yapıya eklenen ilave bölümler, sonradan yapılan müdahaleler gibi pek çok etken bu yapılara hasar verebilmektedir. Tarihi yapılar hakkında birçok çalışma mevcut olmasına rağmen bunların çok az bir kısmı bu yapıların zemin özellikleri, temelleri ve bu temellerin güçlendirilmesiyle ilgilidir. Tarihi yapıların temelleri de diğer elemanları gibi yapının tarihi kimliğinin bir parçasıdır. Tarihi yapıların temellerinin de diğer bütün elemanları gibi özgünlüğünün mümkün olduğunca korunması gereklidir. Yapılacak çalışmalarla, yapı temellerinin çeşidi, genişliği, derinliği vb. özellikleri belirlenmeli, zemin incelemeleri ile temelin oturduğu zeminin mühendislik özellikleri ortaya konmalıdır. Yapılacak analiz ve hesaplamalar ile, temelin taşıma gücü ve oturma değerleri belirlenmeli ve problem var ise gerekli müdahale ve iyileştirmeler yapılmalıdır. Bu iyileştirme ve güçlendirme işlemlerinin, hem tarihi yapı temelinin statik ve deprem koşullarında güvenliğinin sağlanarak hem de yapının tarihi özgünlüğünün korunarak yapılması gerekmektedir. Bu mini sempozyum kapsamında, mevcut çalışmaların irdelenerek, tarihi yapıların temellerinin ve temel zemininin iyileştirme/güçlendirmesi ile ilgili uygulamalarda karşılaşılan problemler, bu problemlere çözüm önerileri ve yaklaşımların ele alınması planlanmaktadır. Bu kapsamda, konu başlıkları aşağıda sunulmaktadır:
- Tarihi yapılarda zemin incelemesi ve geoteknik değerlendirme
- Tarihi yapılarda yapı – zemin ilişkisi
- Tarihi yapılarda zeminden kaynaklı hasarlar ve müdahale önerileri
- Tarihi yapı temel zeminlerinin iyileştirilmesi
- Tarihi yapı temelleri, değerlendirme ve güçlendirme uygulamaları
Mini Sempozyum 3: Anormal Yüklemeler Altında Yapı Davranışı
Prof. Dr. Polat GÜLKAN – Başkent Üniversitesi
Prof. Dr. İdris BEDİRHANOĞLU – Dicle Üniversitesi
İklim değişikliği inşa edilmiş çevreyi uç noktalara taşıma potansiyeline sahiptir. Meteorolojik etkiler (yağmur, kar, rüzgar, sühunet değişmeleri, v.b.) ortalamalardan aşırı saptığı durumlarda yapı üzerinde aşırı bir yüklemeye sebep olmaktadır. Beklenmedik etkilere araç çarpması, yangın, yıldırım çarpması, patlatma, delme, kentsel dönüşüm kapsamında yakın mesafeli yapıların yıkılması, kontrollü de olsa patlamalardan kaynaklı titreşim etkileri vs. yani tahmin edilemeyen, beklenmeyen veya tahmin edilenin daha çok üzerinde oluşan etkilerden dolayı yıkılan yapıların incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Tasarım yönetmelikleri hazırlanırken çoğunlukla bu anormal yüklemeler göz önüne alınmadan belirlenmekte, yapıların yedek kapasitelerinin etkilerdeki oynamaları karşılayacak rezerve sahip olacakları kabul edilmektedir. Bu kabulün gerçekleşmediği hallerde anormal yüklemelere göre tasarlanmamış mevcut yapıların büyük çoğunluğu mal ve can güvenliği açısından büyük risk haline gelmektedir. Tüm bu riskleri düşürmek için bu tür yapıların anormal yüklerin altında davranışlarının bilinmesi ve uygun değerlendirme kriterlerinin ve uygun güçlendirme yöntemlerinin geliştirilmesine büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Tarihi yapıların büyük depremlere karşı performansı
Aşırı yağışlar, sel baskını ve büyük sıcaklık değişimi altında tarihi yapı davranışı
Endüstriyel hava kirliliğinin tarihi yapılar üzerindeki etkileri
Çevresel değişimlerden kaynaklı zemin değişimlerinin tarihi yapı güvenliğine etkileri